Dernek yönetimi olarak geçen hafta yaptığımız "huzurevi ziyareti" beni çok derin duygulara sürükledi. Aslında kısa olupta bize uzun gelen bir hayatın son merdivenlerini inen bu yurdun sakinleri,tekrar yaşlı çocukluk günlerini yaşıyorlar. Herşey aslına döner misali bir hayatı geride bırakıp sona yaklaşırken ilk günlerdeki ümidi yaşamak istiyorlar. Hakları yokmu buna... Elbetteki hakları var ama... Bu duyguları onlara yaşatmak için önce birey olarak herkesin kendi üzerine düşeni yapması gerekmez mi? Daha sonra da devlet ve sivil toplum kuruluşları olarak yaşlıların hak ve hukukuna sahip çıkmak gerekir. Her doğan belli bir ömürden sonra yaşlanacağından, kendine yatırım yapsın ki; bu tür yerlerin müdavimleri azalsın. Yaşlı anne ve babasına bakmayanın sonu da bakıp ilgilenmediği anne ve ya babasının sonundan farklı olamaz.Yüce Yaratan kendisine şirk(ortak) koşulmamasını istedikten sonra anne ve babaya yardım etmemizi emretmektedir.Çocuklarımızı yetiştirirken anne ve baba hakının ne olduğunu insanlığın devamı için bunun gerekli olduğunu öğretmemiz lazım. her evlat anne ve babasına bakarsa çocuklarda bunu öğrenecektir.
Bir meşhur hikaye vardır:
Babasını dağ başına bırakacak bir hayırsız evlat için anlatılır ya... Kararını veren evlat babasını alıp dağın yolunu tutar.Yanındada çocuğunu götürür. çocuk merak eder der ki; baba sen dedemi nereye götürüyorsun? Babası da oğlum dedeni falan yere bırakıp geleceğiz. der. Çocuk o zaman gayet normal olacak bir soru daha sorar babasına... Baba sen yaşlandığın da bende seni bura ya getireceğim mi? İşte o zaman babasını orda bırakmaya karar veren adam ne kadar yanlış yaptığının farkına varır.
herkese selam ve saygılarımla